Kestane Yetiştiriciliği

Kestane Yetiştiriciliği ve Ekimi | Nerede Yetişir?

Kestane yetiştiriciliği ılıman iklimlerde yerine getirilmektedir. Çünkü kestane oldukça nemli olan ılıman bölgeleri seven bir yapısı vardır. Kış aylarının soğuk günlerinde eksi 35 dereceye kadar dayanabilmektedir. Sıcaklığın ani şekilde düşmesi halinde ağaçta çatlama oluşmaktadır. Aynı zamanda ilkbahardaki donmalardan da herhangi bir şekilde etkilenmezler. Bunun en büyük nedeni ise çiçek açmasıdır. Yaz ayları ile birlikte sıcakların yükselmesi ile kuraklığa bağlı şekilde meyvesinde buruşukluklar yanı sıra boş meyveler ile karşılaşılabilmektedir. Tekrar meyve oluşumu ise vejetasyon süresinin ardından 150 ila 200 gün sürebilmektedir. Yıl içerisindeki yağış miktarı için 1000 mm’yi geçmesi yeterliyken 2000 ile 3000 santigrat derece sıcaklığa da ihtiyaç duyulmaktadır.

Kestane Ağacı Ekimi ve Dikimi

Kestane Yetiştiriciliği
Kestane Yetiştiriciliği

Kestane ağacı kökleri toprakta derine doğru yayılması ile büyümesini gerçekleştirmesinden dolayı gevşek bir yapıya sahip olması gerekir. Toprağın seçimine göre tolerans gösteren kestane kayalık arazide dahi yetiştirilmesi mümkündür. Ancak ticari anlamda gerçekleştirilecek yetiştiricilik için gerekli olan verimin ve kalitenin karşılanması açısından uygun değildir. Toprak hafif bir şekilde geçirgenliğe sahip serin ve derinliğe sahip olmalıdır. Topraktaki pH değeri ise 5 ila 6 derecede bulunması gerekir.  Bahçe kurulumu gerçekleştirilirken iki farklı önemli husus göz önünde bulundurulması gerekir. Toprak açısından gerekli olan istekleri karşılamamış olan arazide ve soğuk alana sahip çukur araziler üzerinde kestane ağaç dikimi yapılmamalıdır. Çünkü kritik dönemler dahilinde meydana gelebilecek sıcaklıktan zarar görebilmektedir.

Kestane yetiştiriciliği için en iyi yerlerin yüksek yamaç arazileri olduğu söylenebilir. Dikimi yapılması istenen kestane fidanlarının aşılı ve ya kendisinden yetiştirilmiş olmasına özen gösterilmelidir. Pazarlama durumu gözetilmesi ile seçim yapılarak bahçenin kuruluşuna geçilmelidir. Dikimde en az 2 farklı yönteme gidilmesi döllenmenin artırılmasını sağlayan bir başka etkendir. Dikimde en uygun aralık ise 10-12 metredir. Dikimin gerçekleştirilmesinden sonra ise sürüm gerçekleştirilip 3-5 ton hayvan gübresi verilmesi gerekir. Açılmış çukurlar içerisine 40×50 cm uzunluğunda fidanlar yanmış hayvan gübresi, kompoze gübre ile toprağın karışımı yapılarak dikilmesi gerekir. Can suyunun verildiği fidanlar ise hereğe bağlanmaktadır. Kestane ağacının dikiminden sonraki 1-2 yıl süresi içinde topraktaki nem durumuna bakılarak 3-4 defa sulamanın yapılması gerekmektedir. Bahçelerde sulama imkanı var ise ağaçların gelişiminde önemli bir rolün sulamadaki etkinliği net şekilde görülebilmektedir. Herhangi bir şekilde sulama imkanına sahip olmayan bahçeler ise topraktaki nemi korumak açısından farklı önlemler mevcuttur. Yağmurlu havalarda meyilli arazilerden suyun akıp gitmesine engel olmak için şekil verilebilir. Malçlama yapılması topraktaki nemin korunması bakımından son derece etkin yöntemlerden birisidir.

Dönüm Başın Kestane Verimi

Kestane yetiştiriciliği yapılırken iyi bir verim alınabilmesi bakımından bazı hususların göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Sulama düzenli şekilde yerine getirilmelidir. Meyvenin istenen düzeyde alınabilmesi açısından 3 yıl boyunca iyi bir bakıma tabi tutulmalıdır. Kök kısımlarına bol miktarda vitamin verece katkı sağlayıcılardan gübre desteğinde bulunulmalıdır. Dal kısımları düzenli şekilde uygun biçimde budaması yapılmalıdır. Soğuk havalara karşı dayanıklı olması bakımından güvenli şekilde ekilebilmektedir. Tüm şartların doğru bir şekilde yerine getirilmesi sonrasında meyve bakımından oldukça zengindir. Ancak özenli bir şekilde bakımının yapılmaması, sulamasının ihmal edilmesi durumunda alınacak meyve miktarında ciddi oranda azalma görülecektir. Kestane ağaçlarının dikilmesinden sonra toprağa yeterli düzeyde alışabilmesi sonrasında meyve vermeye başlamaktadır. Ortalama olarak bu süre ise 3 ila 4 yılı bulabilmektedir. Kestane ağacından tam olarak verimli meyve alınabilmesi için ise 5 yılı beklenmesi gerekir. Kestane yetiştiriciliği bundan dolayı sabır gerektiren bir iştir. Ancak gösterilen sabır karşılığında ise bu cömertliği sizlere zamanı geldiğinde fazlasıyla sunacaktır.

Hacıibiş, Osmanoğlu, Sanaşlama, Mahtmutmolia ve Hacıömen gibi kestane ağaçları çeşitleri bulunmaktadır. Hacıibiş, genel olarak meyveleri küçük ve oval şeklinde vermektedir. Sofralık tüketim bakımından oldukça uygun bir durumdadır. Osmanoğlu ağaç dikiminde meyve bakımından küçük, orta ve iri şekilde verim alınmaktadır. Kestane şekeri bakımından sık tercih edilen bir türdür. Sanaşlama, meyveleri genellikle orta ve iri olmaktadır. Sofralık tüketim ve kestane hamuru yapımı bakımından uygundur. Mahmutmolla meyveleri ise orta iriliğe sahiptir. Zor soyulmasının yanı sıra hamur yapımı içinde uygundur. Hacıömen meyve bakımından orta iriliktedir. Taze tüketim için ve hamur yapımında kullanılmaktadır. Kestane ağacına düzenli bir şekilde bakım yapılması halinde 10 yıl süre sonrasında 100 kilo civarında meyve vermektedir.

Kestane Ağacı Gübreleme

Kestane yetiştiriciliği gerçekleştirilirken gelişim gübresi için kestane ağacı ile fidanının hasat sonun takip eden dönem itibariyle Mart ayı sonuna dek uygulanması durumunda herhangi bir şekilde çapa gerektirmemektedir. Nisan ayı itibari ile uygulanması haline çapa tavsiye edilmektedir. Yeterli yağış alması durumunda ya da sulanması halinde fayda sağlamaktadır. Bundan dolayı erkenden atılması istenen sonucu verecektir. 2 yılda bir olacak şekilde gelişim gübresi uygulanmaktadır. Yaprak gübresi uygulaması yaprakların fare kulağı haline geldiği anlarda başlamaktadır. Çiçek açmaya başladığında ise ikinci uygulamaya geçilir. Yüzde 10 çiçeğe kadar aralıklarda uygulanmaktadır. Üçüncü uygulama ve devamı için ise 1 ay gibi bir süre ara verilerek daha sonrasında tekrar edilir. Son olarak uygulaması ise kış hazırlığının yapılması için ¼ kalınca yapılmaktadır. Aynı dönem içerisinde ayrıca fidanlara da uygulanmaktadır.

Damlama gübresi için ise bahar ayı geldiğinde kestane ağacına su yürümesiyle başlanarak hasadın birinci ayının sonrasına dek düzenli bir şekilde uygulanır. Damlama sistemiyle birinci uygulaması dekar üzerine 100 ila 250 gram aralığında her sulama yapılmasında 15 günde bir dekara en az 50 gram olacak şekilde verilmektedir. Damlama borularının döşeli şekilde ve ya sistem bulunmuyorsa 30-40 gün aralıklarla yağışların öncesinde ve ya sulamanın öncesinde 1 dekar üzerine en az 60 litre su geleceği şekilde toprak üzerine püskürtülmesiyle 100 ila 250 gram arasında uygulaması yapılmalıdır. Dekar içerisindeki ağaç sayısı ve ağaçların sayısı oranında hesaplaması yapılmaktadır. Aynı dönemler içerisinde ise fidanlara da uygulanır.

Kestane Hasadı Ne Zaman Yapılır?

Kestane yetiştiriciliği yapılırken hasat dönemi de üreticiler tarafından merak edilmektedir. Türkiye’de kestaneler için hasat dönemi ise Eylül ayı ortalarında başlayarak Kasım ayının ortalarına kadar geçen süre içerisinde yapılmaktadır. Geçen bu 2 aylık dönem ise çeşitlerine ve bölgelere göre de farklılık gösterebilmektedir. Dikenli yumaklar hasat zamanında hafif şekilde açılması ile içerisinde doğal rengi alan meyvelerin görünmesi ile belirlenmektedir. Fakat meyvelerin tamamı aynı zaman içerisinde olgunlaşmadığı için ve belirli bir sürede yavaş şekilde olgunlaşmaya devam etmesinden dolayı hasat dönemi de uzayabilmektedir. Hasat zamanı eller ya da makine yardımı ile gerçekleştirilir. Genelde ülkemizde elle hasat uygulamasına gidilmektedir. Kestane ağacının dallarına sırıklar ile vurulması ile meyvelerin düşmesi sağlanır. Fakat yöntemin uygulanması sırasında dalarlın kırılmaması bakımından dikkatli davranmak gerekir. Yöntemin en önemli özelliği ise çırpma gerçekleştirilirken henüz olgunlaşmamış olan meyvelerin dökülmeyişidir. Arazi yapısı uygun olması halinde ise makine yardımı ile de hasat yapılabilmektedir. Kestaneler için hasat tamamen masraflı ve oldukça zor bir iş olarak gerçekleşir. Bundan dolayı olgunlaşma evresine giren kapsülleri kendiliğinden düşmeye başlayan, hasadı rahat olan tiplerin seçilmesi daha uygun bir hamle olacaktır. Hasat zamanı geldiğinde meyvedeki dikenli kupulası sararma yaparak çatlamaya başlayacaktır. Böylelikle ağaçtan yere düşer. Düşme sırasında ise kestane meyveleri dikenli toplarından ayrılmaya başlar. Doğal yollar ile düşmeyecek olan meyveler ise farklı yöntemler uygulanması ile düşürülür.

Kestane Ağacı Hastalıkları

Kestane yetiştiriciliği yapılırken problem teşkil edecek farklı hastalıklar ve zararlara karşı mücadelede ihmalkâr bir tutum sergilenmemesi gerekmektedir. Aksi bir durumda ekonomik açıdan kayıplara uğramak kaçınılmaz hale gelir. Bu mücadele ise kültürel ve ilaçlı şekilde yerine getirilmelidir.

Bir hastalık olarak bilinen kestane kanseri mantarı, insan etkisi ile yayılmaya devam etmektedir. Steril olmayan aletler ile gerçekleştirilen mücadele, teknik dışındaki gerçekleşen aşılama ve hasat esnasında kullanılmış olan sırıklarla, böcek, kuş ve kemirgen gibi hayvanlar ile diğer ağaçlara taşınmaktadır. Gövde ile dallarda meydana gelen yaralardan kanser sporları girmektedir. Dokuların üzerinde çökme ya da şişime, kabuklardaki çatlakların meydana gelmesi ve kırmızı bir renk alması, kabuk dokusundaki parçalanma şeklini alarak görülebilmektedir. Gelişmeye devam eden kanser dal ile gövdeyi sarmaya başladığında tamamen ölmesine neden olur. Köklerde kanser görülmediği gibi dipte yeniden sürgün vermesi ile yaşamını sürdürebilir. Mücadele edilirken %70’den fazlası kurumuş olan ağaçların kesilmesi ile ortamdan uzaklaştırılması gerekmektedir. Kanserli olan dallar kanserli olan kısmının 30 cm kadar gerisinden kesilerek ortamdan götürülmelidir. Gövde ile büyük dallarda bulunan kanserli kısımlar ise kazınma yöntemi ile alandan uzaklaştırılmalıdır. Mekanik mücadele sırasında kullanılmış olan aletlerin tamamı ise çamaşır suyu yardımıyla dezenfekte edilir. Kesim ve yara yüzeylerinin tamamı, katran ve göztaşı sürülmesi ile kapatılması gerekir. Elde edilmiş yeni sürgünlerde seyreltilerek bakımları yerine getirilmelidir.

Kestane ağaçlarında görülen bir diğer mürekkep hastalığı ise yapraklarda küçülme, kloroza boğazında çöküntü ile çatlak oluşumuna ve kabukların alt kısmında alev şeklini almış nekroz oluşmasına neden olmaktadır. Diğer yandan sonraki aşamalarda ise tamamen ağacın kurumasına sebep olabilecek önemli bir hastalık olarak görülmektedir.

Kestane Yetiştiriciliği Devlet Desteği

Kestane yetiştiriciliği desteklenmesi kapsamında 2019 yılında gerçekleştirilen yatırım programı ile birlikte ağaçlandırılacak alanlara 180 bin 684 hektar etüt proje ile 17 bin 871 hektar ağaçlandırma ve 153 bin 428 hektar ağaçlandırma bakım çalışmaları yerine getirilmiştir. Gelir getirmeye yönelik aralarında kestane de bulunan türler üzerinden ağaçlandırma çalışmaları için köy tüzel kişilerine özel 16 bilyon 826 bin liralık hibe, gerçek ve tüzel kişilerin projelerine özel ise 948 bin 717 liralık bir tahsis kredisi sunulmuştur.

Okuyunuz: En Karlı Tarım Ürünleri

Türkiye’de Kestane Nerede Yetişir?

Kestane ağacı ılıman ve sıcak iklim koşullarını sevmektedir. Kestane yetiştiriciliği güneşin ve nemin fazla olduğu bölgelerde daha sağlıklı şekilde yerine getirilmektedir. Ülkemizde kestane ağacının nerede yetiştirilmiş olduğuna bakacak olur isek, genel olarak Ege kıyıları, doğu Karadeniz bölgesi ile Marmara kıyılarında görülmektedir. Şuan için kestane ağaçlarının genel olarak tamamı bu bölgelerde diğer orman ağaçları ile birlikte karışık şekilde yer almaktadır. Kestane ağaçları 1000 ila 1200 metre yükselliğe sahip olan yerlerde yaşam sürebilmektedir. Kireç miktarının fazla olduğu yerleri pek sevmemektedir. Toprağı fazla ve gevşek olan bölgelerde yetiştirilmesinden daha çok verim alınır. Kestane ağaçları bakımından en ideal yükseklik için 400 metredir. Soğuk havayı oldukça seven kestane ağaçları gösterişli bir yapıya sahiptir. Geçmişten günümüze kadar Çin, Kore, Japonya ile Akdeniz iklimleri bakımından popüler bir besin kaynağı haline gelen kestane, günümüz için üretim bakımından Çin’de fazla görülmektedir.

Scroll to Top